Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi veya ürettiği insülinin vücutta etkili bir şekilde kullanılamaması sonucu kan şekeri düzeyinin normalden yüksek olması durumudur. İnsülin, kan şekerini hücrelere taşıyan ve enerji olarak kullanılmasını sağlayan bir hormondur. İnsülin eksikliği veya etkisizliği, kan şekerinin yükselmesine ve hücrelerin aç kalmasına neden olur.
Diyabet, iki ana tipe ayrılır: Tip 1 diyabet ve tip 2 diyabet. Tip 1 diyabet, genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkan ve pankreasın hiç insülin üretemediği bir diyabet türüdür. Tip 1 diyabetli hastalar, ömür boyu insülin tedavisi almak zorundadır. Tip 2 diyabet ise, genellikle yetişkinlik döneminde ortaya çıkan ve pankreasın yeterli insülin üretemediği veya ürettiği insülinin vücutta etkili olmadığı bir diyabet türüdür. Tip 2 diyabetli hastalar, beslenme, egzersiz, ilaç veya insülin tedavisi ile kan şekerini kontrol altında tutabilirler.
Diyabet, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Diyabetli hastalar, kalp hastalığı, inme, böbrek yetmezliği, görme kaybı, sinir hasarı, ayak yaraları, enfeksiyonlar ve amputasyon gibi komplikasyonlarla karşılaşabilirler. Bu komplikasyonları önlemek veya geciktirmek için, diyabetli hastaların kan şekerini normal seviyelerde tutmaları gerekir.
Diyabetli hastaların kan şekerini normal seviyelerde tutmaları için, beslenme çok önemli bir rol oynar. Diyabetli hastalar, ne yedikleri, ne kadar yedikleri, ne zaman yedikleri ve nasıl yedikleri konusunda dikkatli olmalıdırlar. Diyabetli hastalar için beslenme kuralları, kalori ihtiyacı, yemek saatleri, yiyecek seçimi, egzersiz planı ve daha fazlası hakkında bilgi edinmek için bu yazıyı okumaya devam edin.
Yazı Haritası
Diyabet hastaları için beslenme kuralları nelerdir?
Diyabet hastaları için beslenme kuralları, kan şekerini normal seviyelerde tutmak, kilo kontrolü sağlamak, kalp ve damar sağlığını korumak, diyabetin komplikasyonlarını önlemek veya geciktirmek için uygulanması gereken kurallardır. Diyabet hastaları için beslenme kuralları, şu şekilde sıralanabilir:
- Yeterli ve dengeli beslenilmelidir. Yeterli ve dengeli beslenme, vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerinin uygun miktarlarda ve oranlarda alınmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral, lif, su gibi besin öğelerinin dört besin grubundan (süt grubu, et grubu, sebze-meyve grubu, tahıl grubu) alınmasını içerir. Yeterli ve dengeli beslenme, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, bağışıklığı, enerjiyi, ruh halini, yaşam kalitesini etkiler.
- Karbonhidrat alımına dikkat edilmelidir. Karbonhidrat, vücudun ana enerji kaynağıdır. Karbonhidrat, sindirim sisteminde glikoza dönüşür ve kan şekerini yükseltir. Karbonhidrat alımı, kan şekerinin kontrolünü sağlamak için önemlidir. Karbonhidrat alımı, miktar, çeşit, kalite, zamanlama gibi faktörlere göre ayarlanmalıdır. Karbonhidrat alımı, doktorun veya diyetisyenin önerdiği günlük kalori ihtiyacının %45-65’i arasında olmalıdır. Karbonhidrat alımı, glisemik indeksi düşük, lifli, tam tahıllı, doğal, işlenmemiş karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Karbonhidrat alımı, öğünlerde ve ara öğünlerde dengeli bir şekilde dağıtılmalıdır.
- Protein alımına dikkat edilmelidir. Protein, vücudun yapı taşıdır. Protein, hücrelerin, dokuların, organların, kasların, hormonların, antikorların ve enzimlerin yapımında kullanılır. Protein, kan şekerini dengeler, kas kütlesini korur, yaraların iyileşmesine yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir. Protein alımı, doktorun veya diyetisyenin önerdiği günlük kalori ihtiyacının %10-35’i arasında olmalıdır. Protein alımı, hayvansal ve bitkisel protein kaynaklarından sağlanmalıdır. Protein alımı, yağsız veya az yağlı, sağlıklı pişirilmiş protein kaynaklarından sağlanmalıdır.
- Yağ alımına dikkat edilmelidir. Yağ, vücudun enerji kaynağıdır. Yağ, hücre zarlarının, hormonların, sinir sisteminin ve beyin fonksiyonlarının yapımında kullanılır. Yağ, A, D, E ve K vitaminlerinin emilimini sağlar. Yağ, cilt ve saç sağlığını destekler. Yağ alımı, doktorun veya diyetisyenin önerdiği günlük kalori ihtiyacının %25-35’i arasında olmalıdır. Yağ alımı, doymuş yağ, trans yağ ve kolesterol içeren yiyeceklerden kaçınılarak, tekli ve çoklu doymamış yağ, omega-3 yağ asidi, fitosterol ve stanoll içeren yiyeceklerden sağlanmalıdır. Yağ alımı, sağlıklı pişirilmiş, tuzsuz, şekersiz, yağsız yağ kaynaklarından sağlanmalıdır.
- Vitamin ve mineral alımına dikkat edilmelidir. Vitamin ve mineral, vücudun normal fonksiyonlarını sürdürmesi için gerekli olan organik ve inorganik maddelerdir. Vitamin ve mineral, bağışıklık sistemini güçlendirir, hücreleri korur, enerji üretir, kemikleri sağlamlaştırır, kanı temizler, sinirleri uyarır ve hormonları dengeler. Vitamin ve mineral alımı, günde 5 porsiyon sebze ve meyve yiyerek, renklerine göre çeşitlendirerek, çiğ veya az pişmiş olarak tüketerek, kabukları ile yiyerek, yemeklerde bolca kullanarak sağlanmalıdır. Vitamin ve mineral alımı, doktorun önerdiği durumlarda, vitamin ve mineral takviyeleri ile desteklenebilir. Vitamin ve mineral alımı, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, bağışıklığı, enerjiyi, ruh halini, yaşam kalitesini etkiler.
- Lif alımına dikkat edilmelidir. Lif, bitkisel kaynaklı yiyeceklerin sindirilemeyen kısımlarıdır. Lif, sindirim sistemini düzenler, kabızlığı önler, kan şekerini dengeler, tokluk hissi verir ve kolesterolü düşürür. Lif alımı, günde en az 25-30 gram olmalıdır. Lif alımı, sebze, meyve, tam tahıllı ekmek, makarna, pilav, bulgur, yulaf ezmesi, kinoa, kuru baklagiller, kuruyemiş, tohum gibi yiyeceklerden sağlanmalıdır. Lif alımı, çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmeli, kabukları ile yemeli, renklerine göre çeşitlendirmeli ve yemeklerde bolca kullanmalıdır.
- Su alımına dikkat edilmelidir. Su, vücudun en önemli bileşenidir. Su, hücrelerin, dokuların, organların, kanın, terin, idrarın, tükürüğün, gözyaşının yapısında bulunur. Su, vücudun su dengesini, kan basıncını, kan şekerini, vücut ısısını, sindirimi, boşaltımı, solunumu, cilt sağlığını etkiler. Su alımı, günde en az 2-2,5 litre olmalıdır. Su alımı, suyun yanı sıra, bitki çayları, ayran, taze sıkılmış meyve suları, sebze suları, maden suyu gibi sıvılardan da sağlanabilir. Su alımı, kafein, alkol, şeker, gaz, renklendirici, tatlandırıcı gibi maddeler içeren sıvılardan kaçınılarak sağlanmalıdır.
- Alkol alımına dikkat edilmelidir. Alkol, vücuda zararlı bir maddedir. Alkol, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, karaciğer fonksiyonunu, beyin fonksiyonunu, sinir sistemini, ruh halini, davranışı, uyku kalitesini, bağışıklığı, hormon dengesini bozar. Alkol alımı, mümkünse hiç yapılmamalıdır. Alkol alımı, yapılacaksa, çok az miktarda, yemekle birlikte, kan şekerini ölçerek, insülin veya ilaç dozunu ayarlayarak, hipoglisemi belirtilerine dikkat ederek yapılmalıdır. Alkol alımı, bira, şarap, rakı, votka, viski, cin, rom, tekila gibi içkilerden kaçınılarak, alkolsüz bira, alkolsüz şarap, alkolsüz kokteyl gibi içkilerden seçilmelidir.
Diyabet hastaları için günlük kaç kalori alınmalıdır?
Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, kişinin yaşına, cinsiyetine, boyuna, kilosuna, fiziksel aktivite düzeyine, sağlık durumuna, kilo hedefine ve kan şekeri hedefine göre değişir. Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, doktorun veya diyetisyenin hesaplaması ve önermesi gereken bir değerdir. Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, genel olarak ortalama 1500-2000 kalori arasında olabilir.
Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, şu şekilde hesaplanabilir:
- Basal metabolizma hızı (BMH) : BMH, vücudun dinlenme halindeyken harcadığı enerjidir. BMH, kişinin yaşına, cinsiyetine, boyuna, kilosuna göre değişir. BMH, erkekler için 66 + (13,7 x kilo) + (5 x boy) – (6,8 x yaş), kadınlar için 655 + (9,6 x kilo) + (1,8 x boy) – (4,7 x yaş) formülü ile hesaplanabilir. BMH, kilogram cinsinden kilo, santimetre cinsinden boy, yaş cinsinden yaş değerleri ile hesaplanmalıdır. BMH, kalori cinsinden bir değerdir.
- Fiziksel aktivite düzeyi (FAD) : FAD, kişinin günlük yaptığı fiziksel aktivitelerin enerji harcamasını gösterir. FAD, kişinin yaşına, cinsiyetine, sağlık durumuna, egzersiz planına göre değişir. FAD, hareketsiz (1,2), hafif aktif (1,375), orta aktif (1,55), çok aktif (1,725), aşırı aktif (1,9) olmak üzere beş kategoriye ayrılır. FAD, BMH ile çarpılarak günlük enerji harcaması (GEH) hesaplanır. GEH, kalori cinsinden bir değerdir.
- Kilo hedefi (KH) : KH, kişinin ulaşmak istediği kilo durumudur. KH, kişinin yaşına, cinsiyetine, boyuna, sağlık durumuna, kan şekeri hedefine göre değişir. KH, kilo almak, kilo vermek veya kilo korumak olmak üzere üç kategoriye ayrılır. KH, GEH’den daha fazla veya daha az kalori almayı gerektirir. KH, kilo almak için GEH’den 500 kalori fazla, kilo vermek için GEH’den 500 kalori az, kilo korumak için GEH’ye eşit kalori almayı içerir. KH, kalori cinsinden bir değerdir.
Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, KH değerine eşittir. Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, yeterli ve dengeli beslenme kurallarına göre, dört besin grubundan alınmalıdır. Diyabet hastaları için günlük kalori ihtiyacı, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, bağışıklığı, enerjiyi, ruh halini, yaşam kalitesini etkiler.
Diyabet hastaları hangi yiyecekleri yemeli, hangilerinden kaçınmalıdır?
Diyabet hastaları, kan şekerini normal seviyelerde tutmak, kilo kontrolü sağlamak, kalp ve damar sağlığını korumak, diyabetin komplikasyonlarını önlemek veya geciktirmek için, yedikleri yiyeceklere dikkat etmelidir. Diyabet hastaları, hangi yiyecekleri yemeli, hangilerinden kaçınmalıdır, şu şekilde sıralanabilir:
- Hangi Yiyecekler Yenmeli? : Diyabet hastaları, kan şekerini dengeli yükselten, lifli, vitaminli, minerali, antioksidanı, fitokimyasalı bol olan, glisemik indeksi düşük olan, doymuş yağ, trans yağ ve kolesterol içermeyen, sağlıklı pişirilmiş yiyecekleri yemelidir. Bu yiyecekler, sebze, meyve, tam tahıllı ekmek, makarna, pilav, bulgur, yulaf ezmesi, kinoa, kuru baklagiller, kuruyemiş, tohum, yağsız veya az yağlı et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir, mantar, deniz ürünleri gibi yiyeceklerdir. Bu yiyecekler, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, bağışıklığı, enerjiyi, ruh halini, yaşam kalitesini olumlu etkiler.
- Hangi Yiyeceklerden Kaçınmalı? : Diyabet hastaları, kan şekerini hızlı yükselten, lifsiz, vitamini, minerali, antioksidanı, fitokimyasalı az olan, glisemik indeksi yüksek olan, doymuş yağ, trans yağ ve kolesterol içeren, sağlıksız pişirilmiş yiyeceklerden kaçınmalıdır. Bu yiyecekler, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz un, şeker, bal, pekmez, reçel, marmelat, çikolata, şekerleme, pasta, kek, kurabiye, börek, poğaça, simit, cips, kraker, hazır çorba, hazır sos, hazır yemek, salam, sucuk, pastırma, sosis, kızartma, kavurma, yağlı et, yağlı peynir, yağlı süt, yağlı yoğurt, kremalı tatlı, dondurma, gazlı içecek, meşrubat, alkollü içecek gibi yiyeceklerdir. Bu yiyecekler, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, kiloyu, bağışıklığı, enerjiyi, ruh halini, yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
Diyabet hastaları için öğün sayısı ve saatleri nasıl olmalıdır?
Diyabet hastaları için öğün sayısı ve saatleri, kan şekeri kontrolü ve sağlıklı beslenme açısından önemlidir. Genel olarak, diyabet hastaları günde üç ana öğün ve üç ara öğün olmak üzere toplam altı öğün beslenmelidir. Öğün araları ise en fazla iki-üç saat olmalıdır. Bu şekilde kan şekerinin ani yükselmesi veya düşmesi engellenir, açlık hissi kontrol altına alınır ve metabolizma hızlanır.
Öğün sayısı ve saatleri, diyabet hastalarının tipine, kullandıkları ilaçlara, fiziksel aktivite düzeylerine ve kan şekeri seviyelerine göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, kişiye özel bir beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyen veya doktorla görüşmek gerekir. Bazı genel öneriler şunlardır:
- Sabah kahvaltısı, güne başlamak için en önemli öğündür. Kahvaltıda protein, lif ve sağlıklı yağlar içeren besinler tercih edilmelidir. Örneğin; yumurta, peynir, tam tahıllı ekmek, zeytin, ceviz, badem, meyve gibi.
- Öğle ve akşam yemeklerinde ise karbonhidrat, protein ve yağ dengesi sağlanmalıdır. Karbonhidrat kaynağı olarak beyaz ekmek, pirinç, makarna, patates gibi glisemik indeksi yüksek besinler yerine kepekli ekmek, bulgur, kinoa, mercimek, nohut gibi glisemik indeksi düşük besinler seçilmelidir. Protein kaynağı olarak ise yağsız et, tavuk, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, kurubaklagiller tüketilmelidir. Yağ kaynağı olarak ise zeytinyağı, fındık yağı, ceviz yağı gibi bitkisel yağlar, ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişler, avokado, zeytin gibi besinler önerilmektedir. Öğünlerde mutlaka salata veya sebze yemeği de bulunmalıdır.
- Ara öğünlerde ise kan şekerini dengede tutmaya yardımcı olacak, lif, protein ve sağlıklı yağlar içeren besinler tercih edilmelidir. Örneğin; yoğurt, ayran, süt, peynir, tam tahıllı kraker, meyve, kuruyemiş, humus, havuç, salatalık gibi. Ara öğünlerde tüketilen besinlerin miktarı ve çeşidi, kişinin kan şekeri seviyesine, ilaç kullanımına ve egzersiz yapma durumuna göre ayarlanmalıdır.
Diyabet hastaları meyve tüketebilir mi?
Diyabet hastaları meyve tüketebilir, ancak meyvelerin içerdiği şeker miktarına ve glisemik indeksine dikkat etmelidirler. Meyveler, vitamin, mineral, antioksidan ve lif açısından zengin besinlerdir. Bu nedenle, diyabet hastalarının günlük beslenmesinde meyveye yer vermek gerekir. Ancak, meyvelerin de kan şekerini yükseltebilecek karbonhidrat içerdiği unutulmamalıdır.
Diyabet hastaları için meyve tüketirken bazı noktalara dikkat etmek önemlidir. Bunlar şunlardır:
- Meyve tüketimi, günlük karbonhidrat ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Diyabet hastaları, günde ortalama 2-3 porsiyon meyve tüketebilirler. Bir porsiyon meyve, yaklaşık 15 gram karbonhidrat içerir. Örneğin; bir küçük elma, bir orta boy portakal, yarım muz, 10-15 adet üzüm, 2-3 adet kuru kayısı, 1/4 su bardağı kuru üzüm, 1/2 su bardağı meyve suyu gibi.
- Meyve tüketimi, ana öğünlerden sonra veya ara öğünlerde yapılmalıdır. Ana öğünlerden sonra meyve tüketmek, kan şekerinin daha yavaş yükselmesine yardımcı olur. Ara öğünlerde meyve tüketmek ise kan şekerini dengede tutar ve açlık hissini azaltır.
- Meyve tüketimi, meyvenin glisemik indeksine göre değişebilir. Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini yükseltme hızını gösteren bir ölçüttür. Glisemik indeksi yüksek olan meyveler, kan şekerini daha hızlı yükseltir. Glisemik indeksi düşük olan meyveler ise kan şekerini daha yavaş yükseltir. Diyabet hastaları, glisemik indeksi düşük veya orta olan meyveleri tercih etmelidir. Örneğin; elma, armut, portakal, greyfurt, mandalina, kivi, çilek, kiraz, erik, kayısı, şeftali, ananas, nar gibi. Glisemik indeksi yüksek olan meyveler ise daha az ve dikkatli tüketilmelidir. Örneğin; muz, karpuz, kavun, incir, hurma, mango, papaya gibi.
- Meyve tüketimi, meyvenin şekli ve işlenme durumuna göre de farklılık gösterebilir. Taze meyve tüketmek, meyvenin içerdiği lif, vitamin ve mineralden daha fazla yararlanmaya imkan verir. Kuru meyve tüketmek ise daha fazla şeker içerdiği için daha az ve dikkatli olunmalıdır. Meyve suyu tüketmek ise kan şekerini çok hızlı yükselttiği için önerilmez. Meyve suyu tüketilecekse, katkısız ve şekersiz olmalı, miktarı az olmalı ve mutlaka yemekle birlikte tüketilmelidir. Meyve salatası veya komposto gibi karışık meyve tüketiminde ise, meyvelerin glisemik indeksleri ve porsiyon miktarlarına dikkat edilmelidir.
Diyabet hastaları tatlı yiyebilir mi?
Diyabet hastaları tatlı yiyebilir, ancak tatlı tüketimi, kan şekeri kontrolü ve sağlıklı beslenme açısından sınırlı ve dikkatli olmalıdır. Tatlılar, şeker, un, yağ, süt, krema, çikolata gibi karbonhidrat ve yağ içeriği yüksek besinlerden oluşur. Bu nedenle, tatlı tüketimi kan şekerini çok hızlı yükseltir, kilo alımına ve kalp-damar hastalıklarına neden olabilir.
Diyabet hastaları için tatlı tüketirken bazı noktalara dikkat etmek önemlidir. Bunlar şunlardır:
- Tatlı tüketimi, günlük karbonhidrat ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Diyabet hastaları, günde ortalama 30-45 gram karbonhidrat tüketebilirler. Bu miktar, yaklaşık 2-3 yemek kaşığı şeker veya 4-6 dilim ekmek karşılığıdır. Tatlı tüketimi, bu miktarın içinde yer almalıdır. Örneğin; bir dilim kek, bir küçük kase dondurma, bir küçük kase sütlü tatlı, bir küçük kase meyveli tatlı gibi.
- Tatlı tüketimi, ana öğünlerden sonra veya ara öğünlerde yapılmalıdır. Ana öğünlerden sonra tatlı tüketmek, kan şekerinin daha yavaş yükselmesine yardımcı olur. Ara öğünlerde tatlı tüketmek ise kan şekerini dengede tutar ve açlık hissini azaltır. Ancak, ara öğünlerde tatlı tüketimi, ana öğünlerden daha az olmalıdır.
- Tatlı tüketimi, tatlıların glisemik indeksine göre değişebilir. Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini yükseltme hızını gösteren bir ölçüttür. Glisemik indeksi yüksek olan tatlılar, kan şekerini daha hızlı yükseltir. Glisemik indeksi düşük olan tatlılar ise kan şekerini daha yavaş yükseltir. Diyabet hastaları, glisemik indeksi düşük veya orta olan tatlıları tercih etmelidir. Örneğin; sütlü tatlılar, meyveli tatlılar, bitter çikolata, kuru yemişli tatlılar gibi. Glisemik indeksi yüksek olan tatlılar ise daha az ve dikkatli tüketilmelidir. Örneğin; şerbetli tatlılar, hamur tatlıları, beyaz çikolata, şekerleme, reçel, bal, pekmez gibi.
- Tatlı tüketimi, tatlıların şekli ve işlenme durumuna göre de farklılık gösterebilir. Ev yapımı tatlılar, hazır tatlılara göre daha sağlıklıdır. Ev yapımı tatlılarda, şeker, un ve yağ miktarı azaltılabilir, lif, protein ve sağlıklı yağlar içeren besinler eklenerek tatlıların besin değeri artırılabilir. Örneğin; keklerde tam buğday unu, yulaf ezmesi, ceviz, fındık, badem, kuru meyve, kakao, tarçın gibi besinler kullanılabilir. Sütlü tatlılarda ise yağsız süt, light yoğurt, light peynir, light krema, vanilya, limon, portakal gibi besinler tercih edilebilir. Meyveli tatlılarda ise meyvenin kendi şekerinden yararlanarak, şeker ilavesi azaltılabilir veya yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.
Diyabet hastaları için sağlıklı atıştırmalıklar nelerdir?
Diyabet hastaları için sağlıklı atıştırmalıklar, kan şekerini dengede tutmaya, açlık hissini azaltmaya ve kilo kontrolüne yardımcı olacak besinlerdir. Sağlıklı atıştırmalıklar, lif, protein ve sağlıklı yağlar açısından zengin, şeker, un ve yağ açısından fakir besinler olmalıdır. Bu şekilde, kan şekerinin ani yükselmesi veya düşmesi engellenir, tokluk süresi uzatılır ve metabolizma hızlanır.
Diyabet hastaları için sağlıklı atıştırmalıkların seçimi, kişinin kan şekeri seviyesine, ilaç kullanımına, egzersiz yapma durumuna ve günlük kalori ihtiyacına göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, kişiye özel bir beslenme planı oluşturmak için bir diyetisyen veya doktorla görüşmek gerekir. Bazı genel öneriler şunlardır:
- Sağlıklı atıştırmalıklar, günde 2-3 kez ve ana öğünler arasında tüketilmelidir. Ara öğünler, en fazla 100-200 kalori olmalıdır. Ara öğünlerde tüketilen besinlerin miktarı ve çeşidi, kişinin kan şekeri seviyesine, ilaç kullanımına ve egzersiz yapma durumuna göre ayarlanmalıdır.
- Sağlıklı atıştırmalıklar, lif, protein ve sağlıklı yağlar içeren besinlerden oluşmalıdır. Örneğin; yoğurt, ayran, süt, peynir, tam tahıllı kraker, meyve, kuruyemiş, humus, havuç, salatalık, badem ezmesi, fıstık ezmesi, lor peyniri, kefir, yulaf ezmesi, chia tohumu, keten tohumu, smoothie, protein bar, protein tozu, bitter çikolata, avokado, zeytin, hardal, turşu gibi.
- Sağlıklı atıştırmalıklarda şeker, un ve yağ içeren besinlerden kaçınılmalıdır. Örneğin; şerbetli tatlılar, hamur tatlıları, beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna, patates, cips, kraker, bisküvi, kek, kurabiye, dondurma, şekerleme, reçel, bal, pekmez, gazlı içecekler, meyve suları, alkollü içecekler gibi.
Diyabet hastaları için egzersiz planı nasıl olmalıdır?
Diyabet hastaları için egzersiz planı, kan şekeri kontrolü, kilo yönetimi, kalp-damar sağlığı ve genel sağlık durumu açısından önemlidir. Egzersiz yapmak, kan şekerini düşürmeye, insülin duyarlılığını artırmaya, kas kütlesini korumaya ve yağ yakımını hızlandırmaya yardımcı olur. Ayrıca, egzersiz yapmak, stresi azaltmaya, ruh halini iyileştirmeye, enerjiyi artırmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye de katkı sağlar.
Diyabet hastaları için egzersiz planı, kişinin tipine, yaşına, kilosuna, kan şekeri seviyesine, ilaç kullanımına, fiziksel aktivite düzeyine ve sağlık durumuna göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, kişiye özel bir egzersiz planı oluşturmak için bir fizyoterapist veya doktorla görüşmek gerekir. Bazı genel öneriler şunlardır:
- Egzersiz planı, haftada en az 3-5 gün ve günde en az 30 dakika olmalıdır. Egzersiz süresi, kişinin kondisyonuna göre artırılabilir veya azaltılabilir. Egzersiz sıklığı, düzenli ve aralıksız olmalıdır. Egzersiz yapmadan geçen gün sayısı, ikiyi geçmemelidir.
- Egzersiz planı, aerobik, kuvvet ve esneklik egzersizlerini içermelidir. Aerobik egzersizler, kalp atış hızını ve solunum ritmini artıran, vücudu oksijenle zenginleştiren egzersizlerdir. Örneğin; yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans, zumba, step, aerobik gibi. Kuvvet egzersizleri, kas kütlesini artıran, metabolizmayı hızlandıran, kemik sağlığını koruyan egzersizlerdir. Örneğin; ağırlık kaldırma, direnç bandı, pilates, yoga, vücut ağırlığı egzersizleri gibi. Esneklik egzersizleri, kasları gevşeten, eklemleri rahatlatan, duruşu düzelten, sakatlanma riskini azaltan egzersizlerdir. Örneğin; germe, esneme, yoga, pilates, tai chi gibi.
- Egzersiz planı, kan şekeri seviyesine göre ayarlanmalıdır. Egzersiz yapmadan önce, sırasında ve sonra kan şekeri ölçülmelidir. Kan şekeri seviyesi, egzersiz yapmaya başlamadan önce 100-250 mg/dL arasında olmalıdır. Kan şekeri seviyesi, egzersiz yapmaya başlamadan önce 100 mg/dL’nin altında ise, egzersiz yapmadan önce karbonhidrat içeren bir atıştırmalık tüketilmelidir. Kan şekeri seviyesi, egzersiz yapmaya başlamadan önce 250 mg/dL’nin üzerinde ise, egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır. Kan şekeri seviyesi, egzersiz sırasında veya sonrasında 70 mg/dL’nin altına düşerse, hipoglisemi belirtileri gözlenirse veya egzersiz süresi 60 dakikayı aşarsa, karbonhidrat içeren bir atıştırmalık veya içecek tüketilmelidir.
- Egzersiz planı, ilaç kullanımına göre değişebilir. Diyabet hastaları, egzersiz yapmadan önce, sırasında ve sonra kullandıkları ilaçların etkilerini ve yan etkilerini bilmelidir. Özellikle insülin veya insülin salgılatıcı ilaçlar kullanan diyabet hastaları, egzersiz yaparken kan şekerini düşürme riskine karşı dikkatli olmalıdır. Bu nedenle, egzersiz yapmadan önce, sırasında ve sonra kan şekeri ölçülmeli, ilaç dozu ve zamanlaması ayarlanmalı, karbonhidrat alımı planlanmalıdır. Egzersiz yapmadan önce, sırasında veya sonra ilaç almak gerekiyorsa, ilacı enjekte etmek için kaslı bir bölge seçilmemelidir. Örneğin; egzersiz yaparken bacak kaslarını çalıştıran bir diyabet hastası, bacağına insülin enjekte etmemelidir. Çünkü, egzersiz yapan kaslarda kan akışı artar ve ilaç daha hızlı emilir. Bu da kan şekerinin çok hızlı düşmesine neden olabilir.
Diyabet hastaları alkol tüketebilir mi?
Diyabet hastaları alkol tüketebilir, ancak alkol tüketimi, kan şekeri kontrolü ve sağlıklı beslenme açısından sınırlı ve dikkatli olmalıdır. Alkol, karbonhidrat ve kalori içeren bir besindir. Bu nedenle, alkol tüketimi kan şekerini yükseltebilir, kilo alımına ve karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Ayrıca, alkol, insülin ve diğer diyabet ilaçlarının etkisini değiştirebilir, kan şekerini çok düşürebilir veya yükseltebilir, hipoglisemi veya hiperglisemi riskini artırabilir.
Diyabet hastaları için alkol tüketirken bazı noktalara dikkat etmek önemlidir. Bunlar şunlardır:
- Alkol tüketimi, günlük karbonhidrat ve kalori ihtiyacına göre ayarlanmalıdır. Diyabet hastaları, günde en fazla 1-2 kadeh alkol tüketebilirler. Bir kadeh alkol, yaklaşık 10-15 gram alkol veya 100-150 kalori içerir. Örneğin; bir kadeh alkol, 150 ml şarap, 350 ml bira, 45 ml votka, 45 ml viski, 45 ml rakı gibi. Alkol tüketimi, günlük karbonhidrat ve kalori miktarının içinde yer almalıdır. Alkol tüketildiğinde, karbonhidrat veya kalori içeren diğer besinlerden azaltılmalıdır.
- Alkol tüketimi, yemekle birlikte veya yemekten sonra yapılmalıdır. Yemekle birlikte alkol tüketmek, kan şekerinin daha yavaş yükselmesine yardımcı olur. Yemekten sonra alkol tüketmek ise kan şekerini dengede tutar ve hipoglisemi riskini azaltır. Alkol tüketimi, aç karnına veya yemekten uzun süre önce yapılmamalıdır. Çünkü, aç karnına alkol tüketmek, kan şekerini çok hızlı düşürebilir veya yükseltebilir, mide ve karaciğer sağlığını bozabilir.
- Alkol tüketimi, alkolün glisemik indeksine göre değişebilir. Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini yükseltme hızını gösteren bir ölçüttür. Glisemik indeksi yüksek olan alkoller, kan şekerini daha hızlı yükseltir. Glisemik indeksi düşük olan alkoller ise kan şekerini daha yavaş yükseltir. Diyabet hastaları, glisemik indeksi düşük veya orta olan alkolleri tercih etmelidir. Örneğin; şarap, bira, votka, viski, rakı gibi. Glisemik indeksi yüksek olan alkoller ise daha az ve dikkatli tüketilmelidir. Örneğin; likör, konyak, rom, tekila, cin, kokteyl gibi.
- Alkol tüketimi, alkolün şekli ve işlenme durumuna göre de farklılık gösterebilir. Saf alkol tüketmek, karışık alkol tüketmekten daha sağlıklıdır. Saf alkol tüketirken, alkolün yanında su, maden suyu, light içecekler gibi kalorisiz veya düşük kalorili içecekler tercih edilmelidir. Karışık alkol tüketirken, alkolün yanında meyve suyu, gazlı içecek, şekerli içecek, enerji içeceği gibi şeker ve kalori içeren içeceklerden kaçınılmalıdır. Çünkü, bu içecekler, alkolün kan şekerini yükseltme etkisini artırır, kilo alımına ve karaciğer yağlanmasına neden olabilir.
- Alkol tüketimi, kan şekeri seviyesine göre ayarlanmalıdır. Alkol tüketmeden önce, sırasında ve sonra kan şekeri ölçülmelidir. Kan şekeri seviyesi, alkol tüketmeye başlamadan önce 100-250 mg/dL arasında olmalıdır. Kan şekeri seviyesi, alkol tüketmeye başlamadan önce 100 mg/dL’nin altında ise, alkol tüketmeden önce karbonhidrat içeren bir atıştırmalık tüketilmelidir. Kan şekeri seviyesi, alkol tüketmeye başlamadan önce 250 mg/dL’nin üzerinde ise, alkol tüketmekten kaçınılmalıdır. Kan şekeri seviyesi, alkol tüketimi sırasında veya sonrasında 70 mg/dL’nin altına düşerse, hipoglisemi belirtileri gözlenirse veya alkol tüketimi süresi 60 dakikayı aşarsa, karbonhidrat içeren bir atıştırmalık veya içecek tüketilmelidir.
- Alkol tüketimi, ilaç kullanımına göre değişebilir. Diyabet hastaları, alkol tüketmeden önce, sırasında ve sonra kullandıkları ilaçların etkilerini ve yan etkilerini bilmelidir. Özellikle insülin veya insülin salgılatıcı ilaçlar kullanan diyabet hastaları, alkol tüketirken kan şekerini düşürme riskine karşı dikkatli olmalıdır. Bu nedenle, alkol tüketmeden önce, sırasında ve sonra kan şekeri ölçülmeli, ilaç dozu ve zamanlaması ayarlanmalı, karbonhidrat alımı planlanmalıdır. Alkol tüketmeden önce, sırasında veya sonra ilaç almak gerekiyorsa, ilacı enjekte etmek için kaslı bir bölge seçilmemelidir. Örneğin; alkol tüketirken bacak kaslarını çalıştıran bir diyabet hastası, bacağına insülin enjekte etmemelidir. Çünkü, alkol yapan kaslarda kan akışı artar ve ilaç daha hızlı emilir. Bu da kan şekerinin çok hızlı düşmesine neden olabilir.
Diyabet hastaları için glisemik indeks nedir ve nasıl hesaplanır?
Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini yükseltme hızını gösteren bir ölçüttür. Glisemik indeks, 0-100 arasında bir değer alır. Glisemik indeksi 0-55 arasında olan besinler, kan şekerini daha yavaş yükseltir ve düşük glisemik indeksli besinler olarak adlandırılır. Glisemik indeksi 56-69 arasında olan besinler, kan şekerini orta hızda yükseltir ve orta glisemik indeksli besinler olarak adlandırılır. Glisemik indeksi 70-100 arasında olan besinler, kan şekerini çok hızlı yükseltir ve yüksek glisemik indeksli besinler olarak adlandırılır.
Glisemik indeks, bir besinin içerdiği karbonhidrat miktarı, tipi, lif oranı, pişirme süresi, işlenme durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Genel olarak, karbonhidrat içeriği yüksek, lif içeriği düşük, işlenmiş veya uzun süre pişirilmiş besinlerin glisemik indeksi yüksek olur. Karbonhidrat içeriği düşük, lif içeriği yüksek, işlenmemiş veya az pişirilmiş besinlerin glisemik indeksi düşük olur.
Glisemik indeks, bir besinin 50 gram karbonhidrat içeren porsiyonunun, kan şekerini 50 gram saf glikoz ile karşılaştırılarak hesaplanır. Saf glikozun glisemik indeksi 100 olarak kabul edilir. Örneğin; bir dilim beyaz ekmek, 50 gram karbonhidrat içerir ve kan şekerini, 50 gram saf glikozun yükselttiğinin %70’i kadar yükseltir. Bu nedenle, beyaz ekmeğin glisemik indeksi 70’tir. Bir kase yulaf ezmesi, 50 gram karbonhidrat içerir ve kan şekerini, 50 gram saf glikozun yükselttiğinin %55’i kadar yükseltir. Bu nedenle, yulaf ezmesinin glisemik indeksi 55’tir.
Diyabet hastaları, glisemik indeksi düşük veya orta olan besinleri tercih etmeli, glisemik indeksi yüksek olan besinleri ise daha az ve dikkatli tüketmelidir. Bu şekilde, kan şekerinin ani yükselmesi veya düşmesi engellenir, insülin direnci azalır, kilo kontrolü sağlanır ve diyabet komplikasyonları önlenir.
Diyabet hastaları için karbonhidrat sayımı nedir ve nasıl yapılır?
Karbonhidrat sayımı, diyabetli hastaların yedikleri yiyeceklerin içerdiği karbonhidrat miktarını ölçerek kan şekerini kontrol altında tutmalarına yardımcı olan bir yöntemdir. Karbonhidrat sayımı, insülin dozunu ayarlamak, yemek planlamak, egzersiz yapmak ve sağlıklı kiloyu korumak için kullanılabilir.
Karbonhidrat sayımı yapmak için, öncelikle günlük karbonhidrat ihtiyacınızı belirlemeniz gerekir. Günlük karbonhidrat ihtiyacınız, yaşınıza, cinsiyetinize, boyunuza, kilonuza, fiziksel aktivite düzeyinize, diyabet tipinize ve tedavi planınıza göre değişir. Günlük karbonhidrat ihtiyacınızı bir diyetisyen ile belirleyin veya online hesaplama araçlarını kullanın.
Günlük karbonhidrat ihtiyacınızı belirledikten sonra, yediğiniz yiyeceklerin karbonhidrat miktarını öğrenmeniz gerekir. Yiyeceklerin karbonhidrat miktarını öğrenmek için, yiyecek etiketlerini okuyun, besin tablolarını kullanın, ölçü kapları veya teraziler kullanın veya göz kararı tahmin edin. Yiyeceklerin karbonhidrat miktarını porsiyon başına gram veya değişim olarak öğrenebilirsiniz. Bir değişim, 15 gram karbonhidrat içeren bir yiyecek porsiyonudur.
Yediğiniz yiyeceklerin karbonhidrat miktarını öğrendikten sonra, yediğiniz karbonhidrat miktarını günlük karbonhidrat ihtiyacınızla karşılaştırmanız gerekir. Yediğiniz karbonhidrat miktarı, günlük karbonhidrat ihtiyacınızın altında veya üstünde olmamalıdır. Yediğiniz karbonhidrat miktarını, öğünlerde ve ara öğünlerde eşit olarak dağıtmanız gerekir. Yediğiniz karbonhidrat miktarını, insülin dozunuzla uyumlu hale getirmeniz gerekir. Yediğiniz karbonhidrat miktarını, egzersiz yapmadan önce ve sonra ayarlamanız gerekir.
Karbonhidrat sayımı yaparken, yediğiniz yiyeceklerin kalitesine de dikkat etmeniz gerekir. Karbonhidrat kaynaklarınızı, tam tahıllı, kepekli, esmer veya tam buğday unundan yapılmış ekmek, makarna, pilav, bulgur, yulaf ezmesi, kinoa gibi yiyeceklerden seçmeniz gerekir. Bu yiyecekler, kan şekerini yavaş yükseltir, lif içerir ve tokluk hissi verir. Şeker, bal, reçel, pekmez, çikolata, şekerleme, pasta, börek, poğaça, simit, çörek, gofret, cips, kraker, kurabiye, dondurma, hazır meyve suyu, gazoz, kola gibi yiyecek ve içeceklerden kaçınmanız gerekir. Bu yiyecekler, kan şekerini hızlı yükseltir, lif içermez ve kilo alımına neden olur.
Diyabet hastaları için lifli gıdaların önemi nedir?
Lifli gıdalar, diyabetli hastalar için çok önemlidir. Lifli gıdalar, sindirim sistemini düzenler, kabızlığı önler, kan şekerini dengeler, tokluk hissi verir ve kolesterolü düşürür.
Lifli gıdalar, bitkisel kaynaklı yiyeceklerin sindirilemeyen kısımlarıdır. Lifli gıdalar, iki türe ayrılır: Çözünebilir lif ve çözünemez lif. Çözünebilir lif, su ile birlikte jel kıvamına gelir ve bağırsaklarda yavaş hareket eder. Çözünebilir lif, kan şekerini yavaş yükseltir, insülin duyarlılığını arttırır, kolesterolü düşürür ve kalp sağlığını korur. Çözünemez lif ise, su ile birlikte şişer ve bağırsaklarda hızlı hareket eder. Çözünemez lif, sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler, bağırsak kanseri riskini azaltır ve kilo kontrolüne yardımcı olur.
Lifli gıdalar, sebze, meyve, tam tahıllı ekmek, makarna, pilav, bulgur, yulaf ezmesi, kinoa, kuru baklagiller, kuruyemiş, tohum gibi yiyeceklerdir. Diyabetli hastalar, günde en az 25-30 gram lif almalıdır. Lifli gıdaları çiğ veya az pişmiş olarak tüketmeli, kabukları ile yemeli, renklerine göre çeşitlendirmeli ve yemeklerde bolca kullanmalıdır.abi
Diyabet hastaları için protein kaynakları nelerdir?
Protein, vücudun yapı taşıdır. Protein, hücrelerin, dokuların, organların, kasların, hormonların, antikorların ve enzimlerin yapımında kullanılır. Protein, kan şekerini dengeler, kas kütlesini korur, yaraların iyileşmesine yardımcı olur ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Diyabetli hastalar, protein ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli protein kaynakları tüketmelidir. Protein kaynakları, hayvansal ve bitkisel olmak üzere iki gruba ayrılır. Hayvansal protein kaynakları, et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi yiyeceklerdir. Bitkisel protein kaynakları ise, kuru baklagiller, kuruyemiş, tohum, soya, tofu, seitan, quorn gibi yiyeceklerdir.
Diyabetli hastalar, protein alımını öğünlerde 1-2 porsiyon, ara öğünlerde 1 porsiyon olacak şekilde ayarlamalıdır. Bir porsiyon protein, ortalama 15 gram proteine denk gelir. Bir porsiyon protein, 60 gram et, tavuk veya balık, 1 adet yumurta, 1 su bardağı süt, 2 yemek kaşığı peynir, 1 kase yoğurt, 1 su bardağı kuru baklagil, 1 avuç kuruyemiş veya tohum, 100 gram soya, tofu, seitan veya quorn olarak hesaplanabilir.
Diyabetli hastalar, protein kaynaklarını seçerken ve pişirirken şu noktalara dikkat etmelidir:
- Protein kaynaklarınızı yağsız veya az yağlı olanlardan seçin. Yağlı et, tavuk, balık, süt, yoğurt, peynir gibi yiyeceklerden kaçının. Yağlı yiyecekler, kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir ve kilo alımına, kalp hastalığına ve kolesterol yüksekliğine neden olabilir.
- Protein kaynaklarınızı çeşitlendirin. Sadece hayvansal protein kaynaklarına bağlı kalmayın. Bitkisel protein kaynaklarını da tüketin. Bitkisel protein kaynakları, lif, vitamin, mineral, antioksidan ve fitokimyasal içerir ve kan şekerini, kolesterolü ve kan basıncını düşürür.
- Protein kaynaklarınızı sağlıklı yöntemlerle pişirin. Protein kaynaklarını haşlama, buğulama, ızgara, fırın veya mikrodalga fırın gibi yöntemlerle pişirin. Kızartma, kavurma, sote gibi yağlı pişirme yöntemlerinden kaçının. Protein kaynaklarına tuz, şeker, yağ, un, krema, sos, mayonez, ketçap, hardal gibi eklemeler yapmayın. Protein kaynaklarına lezzet vermek için baharat, limon, sirke, sarımsak, soğan, maydanoz, dereotu, nane, kekik gibi doğal malzemeler kullanın.
Diyabet hastaları için yağ türleri ve miktarları nasıl olmalıdır?
Yağ, vücudun enerji kaynağıdır. Yağ, hücre zarlarının, hormonların, sinir sisteminin ve beyin fonksiyonlarının yapımında kullanılır. Yağ, A, D, E ve K vitaminlerinin emilimini sağlar. Yağ, cilt ve saç sağlığını destekler.
Diyabetli hastalar, yağ ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yağ kaynakları tüketmelidir. Yağ kaynakları, doymuş yağ, tekli doymamış yağ, çoklu doymamış yağ ve trans yağ olmak üzere dört gruba ayrılır. Doymuş yağ, hayvansal kaynaklı yağlarda bulunur. Tereyağı, margarin, kuyruk yağı, krem, peynir, süt, yoğurt, et, tavuk, balık gibi yiyecekler doymuş yağ içerir. Doymuş yağ, kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir ve kalp hastalığı, inme, kolesterol yüksekliği ve kilo alımına neden olabilir. Tekli doymamış yağ, bitkisel kaynaklı yağlarda bulunur. Zeytinyağı, kanola yağı, fındık yağı, ceviz yağı, avokado, badem, ceviz, fındık, çekirdek gibi yiyecekler tekli doymamış yağ içerir. Tekli doymamış yağ, kalp sağlığını korur, kolesterolü düşürür ve kan şekerini dengeler. Çoklu doymamış yağ, bitkisel kaynaklı yağlarda bulunur. Ayçiçek yağı, mısırözü yağı, soya yağı, susam yağı, keten tohumu yağı, balık yağı, somon, uskumru, sardalya, ton balığı, keten tohumu, chia tohumu gibi yiyecekler çoklu doymamış yağ içerir. Çoklu doymamış yağ, omega-3 ve omega-6 yağ asitleri içerir ve kalp sağlığını korur, kolesterolü düşürür, kan basıncını düzenler ve iltihabı azaltır. Trans yağ, bitkisel kaynaklı yağların hidrojenle işlenmesiyle oluşur. Margarin, kızartma yağı, hazır yemekler, fast food, cips, kraker, kurabiye, kek, pasta, börek, poğaça, simit, çörek, gofret, çikolata, dondurma gibi yiyecekler trans yağ içerir. Trans yağ, kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir ve kalp hastalığı, inme, kolesterol yüksekliği ve kilo alımına neden olabilir.
Diyabetli hastalar, yağ alımını öğünlerde 1-2 yemek kaşığı, ara öğünlerde 1 tatlı kaşığı olacak şekilde ayarlamalıdır. Bir yemek kaşığı yağ, ortalama 10 gram yağa denk gelir. Bir tatlı kaşığı yağ, ortalama 5 gram yağa denk gelir. Diyabetli hastalar, yağ alımının %25-35’ini doymuş yağdan, %45-65’ini tekli doymamış yağdan, %10-15’ini çoklu doymamış yağdan ve %1’den azını trans yağdan sağlamalıdır.
Diyabetli hastalar, yağ kaynaklarını seçerken ve pişirirken şu noktalara dikkat etmelidir:
- Yağ kaynaklarınızı doymuş yağdan ziyade tekli ve çoklu doymamış yağlardan seçin. Zeytinyağı, kanola yağı, fındık yağı, ceviz yağı, avokado, badem, ceviz, fındık, çekirdek, balık, keten tohumu, chia tohumu gibi yiyecekleri tercih edin. Tereyağı, margarin, kuyruk yağı, krem, peynir, süt, yoğurt, et, tavuk, balık gibi yiyecekleri azaltın veya yağsız veya az yağlı olanlarını seçin.
- Yağ kaynaklarınızı trans yağ içermeyenlerden seçin. Margarin, kızartma yağı, hazır yemekler, fast food, cips, kraker, kurabiye, kek, pasta, börek, poğaça, simit, çörek, gofret, çikolata, dondurma gibi yiyeceklerden uzak durun. Yağ kaynaklarınızın etiketlerini okuyun ve trans yağ içerip içermediğine bakın. Trans yağ içeren yağ kaynakları, hidrojenize yağ, kısmen hidrojenize yağ, sertleştirilmiş yağ gibi ifadeler içerir.
- Yağ kaynaklarınızı sağlıklı yöntemlerle pişirin. Yağ kaynaklarını haşlama, buğulama, ızgara, fırın veya mikrodalga fırın gibi yöntemlerle pişirin. Kızartma, kavurma, sote gibi yağlı pişirme yöntemlerinden kaçının. Yağ kaynaklarına tuz, şeker, yağ, un, krema, sos, mayonez, ketçap, hardal gibi eklemeler yapmayın. Yağ kaynaklarına lezzet vermek için baharat, limon, sirke, sarımsak, soğan, maydanoz, dereotu, nane, kekik gibi doğal malzemeler kullanın.
Diyabet hastaları için vitamin ve mineral takviyeleri gerekli midir?
Vitamin ve mineral, vücudun normal fonksiyonlarını sürdürmesi için gerekli olan organik ve inorganik maddelerdir. Vitamin ve mineral, bağışıklık sistemini güçlendirir, hücreleri korur, enerji üretir, kemikleri sağlamlaştırır, kanı temizler, sinirleri uyarır ve hormonları dengeler.
Diyabetli hastalar, vitamin ve mineral ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli vitamin ve mineral kaynakları tüketmelidir. Vitamin ve mineral kaynakları, sebze, meyve, tam tahıllı ekmek, makarna, pilav, bulgur, yulaf ezmesi, kinoa, kuru baklagiller, kuruyemiş, tohum, et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir, mantar, deniz ürünleri gibi yiyeceklerdir. Diyabetli hastalar, günde 5 porsiyon sebze ve meyve yemeli, sebze ve meyveleri çiğ veya az pişmiş olarak tüketmeli, sebze ve meyveleri kabukları ile yemeli, sebze ve meyveleri renklerine göre çeşitlendirmeli ve yemeklerde bolca kullanmalıdır.
Diyabetli hastalar, vitamin ve mineral takviyeleri almadan önce doktorlarına danışmalıdır. Vitamin ve mineral takviyeleri, yeterli ve dengeli beslenemeyen, ilaç veya insülin kullanan, hamile veya emziren, yaşlı veya kronik hastalığı olan, alerjisi veya intoleransı olan diyabetli hastalar için gerekli olabilir. Vitamin ve mineral takviyeleri, doktorun önerdiği dozda, sürede ve şekilde alınmalıdır. Vitamin ve mineral takviyeleri, yeterli ve dengeli beslenmenin yerine geçmez, sadece destekleyici bir rol oynar. Vitamin ve mineral takviyeleri, yan etki, alerji, toksisite, ilaç etkileşimi gibi riskler taşıyabilir. Vitamin ve mineral takviyeleri, kan şekerini, kan basıncını, kolesterolü, böbrek fonksiyonunu, karaciğer fonksiyonunu, kan pıhtılaşmasını, sinir sistemi fonksiyonunu, kemik sağlığını, bağışıklık sistemini, hormon dengesini etkileyebilir.
Diyabet hastaları için sodyum tüketimi nasıl sınırlandırılmalıdır?
Sodyum, vücudun su dengesini, kan basıncını, sinir iletimini ve kas kasılmasını sağlayan bir mineraldir. Sodyum, tuzun ana bileşenidir. Sodyum, tuz dışında peynir, zeytin, turşu, salamura, salam, sucuk, pastırma, sosis, salça, ketçap, mayonez, hardal, hazır çorba, hazır sos, hazır yemek, cips, kraker, kurabiye, kek, pasta gibi yiyeceklerde de bulunur.
Diyabetli hastalar, sodyum tüketimini sınırlandırmalıdır. Sodyum tüketimi, kan basıncını yükseltir, kalp hastalığı ve inme riskini arttırır, böbrek fonksiyonunu bozar, ödem ve şişliklere neden olur. Diyabetli hastalar, günde en fazla 1500-2300 mg sodyum almalıdır. Bir çay kaşığı tuz, ortalama 2300 mg sodyum içerir.
Diyabetli hastalar, sodyum tüketimini sınırlandırmak için şu noktalara dikkat etmelidir:
- Yemeklere tuz eklemeden önce tadına bakın. Yemeklere tuz eklemeden önce, baharat, limon, sirke, sarımsak, soğan, maydanoz, dereotu, nane, kekik gibi doğal malzemelerle lezzetlendirin. Yemeklere tuz eklemeden önce, yemek masasından tuzu kaldırın. Yemeklere tuz eklemeden önce, tuzsuz veya az tuzlu olanlarını seçin.
- Tuzlu yiyeceklerden kaçının. Peynir, zeytin, turşu, salamura, salam, sucuk, pastırma, sosis, salça, ketçap, mayonez, hardal, hazır çorba, hazır sos, hazır yemek, cips, kraker, kurabiye, kek, pasta gibi yiyecekleri tüketmeyin veya çok az tüketin. Tuzlu yiyeceklerin etiketlerini okuyun ve sodyum içeriklerine bakın. Sodyum içeriği yüksek olan yiyecekleri tercih etmeyin.
- Tuz yerine sodyum içermeyen alternatifler kullanın. Tuz yerine potasyum klorür, magnezyum klorür, kalsiyum klorür gibi tuzsuz tuzlar kullanabilirsiniz. Tuz yerine deniz tuzu, himalaya tuzu, kaya tuzu gibi doğal tuzlar kullanabilirsiniz. Tuz yerine sofra tuzu, iyotlu tuz, florürlü tuz gibi işlenmiş tuzlar kullanmayın. Tuz yerine sodyum bikarbonat, sodyum sitrat, sodyum benzoat, sodyum nitrat, sodyum sülfat gibi sodyum içeren katkı maddeleri kullanmayın.
Diyabet hastaları için kolesterol düzeyi nasıl kontrol edilmelidir?
Kolesterol, vücudun ihtiyaç duyduğu bir yağ türüdür. Kolesterol, hücre zarlarının, hormonların, D vitamini ve safra asitlerinin yapımında kullanılır. Kolesterol, karaciğer tarafından üretilir veya besinlerle alınır.
Kolesterol, iki türe ayrılır: HDL (iyi) kolesterol ve LDL (kötü) kolesterol. HDL kolesterol, kan damarlarında biriken kolesterolü karaciğere taşır ve atılmasını sağlar. LDL kolesterol ise, kan damarlarında birikir ve damar sertliği, daralması ve tıkanmasına neden olur.
Diyabetli hastalar, kolesterol düzeyini kontrol etmelidir. Kolesterol düzeyi, kalp hastalığı, inme, böbrek hastalığı, göz hastalığı ve sinir hasarı riskini arttırır. Diyabetli hastalar, HDL kolesterol düzeyini yüksek, LDL kolesterol düzeyini düşük tutmalıdır. HDL kolesterol düzeyi 40 mg/dL’den, LDL kolesterol düzeyi 100 mg/dL’den fazla olmamalıdır.
Diyabetli hastalar, kolesterol düzeyini kontrol etmek için şu noktalara dikkat etmelidir:
- Beslenmelerine dikkat etsinler. Doymuş yağ, trans yağ ve kolesterol içeren yiyeceklerden kaçınsınlar. Tekli ve çoklu doymamış yağ, lif, omega-3 yağ asidi, fitosterol ve stanoll içeren yiyecekleri tüketsinler. Tuz, şeker, alkol ve kilo alımına neden olan yiyecek ve içecekleri azaltsınlar.
- Egzersiz yapsınlar. Düzenli egzersiz, HDL kolesterol düzeyini arttırır, LDL kolesterol düzeyini düşürür, kan basıncını düşürür, kilo kontrolüne yardımcı olur ve kalp sağlığını korur. Haftada en az 150 dakika orta şiddette veya 75 dakika yüksek şiddette egzersiz yapmaları önerilir. Egzersiz yapmadan önce ve sonra kan şekerlerini ölçsünler, insülin veya ilaç dozlarını ayarlasınlar, hipoglisemi belirtilerine dikkat etsinler.
- Sigara içmesinler. Sigara içmek, HDL kolesterol düzeyini düşürür, LDL kolesterol düzeyini yükseltir, kan damarlarını daraltır ve tıkar, kan pıhtılaşmasını arttırır, kan basıncını yükseltir ve kalp hastalığı ve inme riskini arttırır. Sigara içenler, sigarayı bırakmak için doktorlarına danışsınlar.
- İlaç kullanımlarına dikkat etsinler. Bazı ilaçlar, kolesterol düzeyini etkileyebilir. Örneğin, statinler, fibratlar, nikotinik asit, safra asidi bağlayıcıları, kolesterol emilim inhibitörleri gibi ilaçlar, kolesterol düzeyini düşürmeye yardımcı olur. Ancak, bu ilaçlar, yan etki, alerji, toksisite, ilaç etkileşimi gibi riskler taşıyabilir. Bu ilaçları kullanmadan önce doktorlarına danışsınlar, doktorun önerdiği dozda, sürede ve şekilde kullansınlar, ilaçların etkilerini ve yan etkilerini takip etsinler.
Diyabet hastaları için kan şekeri düzeyi nasıl izlenmelidir?
Kan şekeri düzeyi, kandaki glikoz miktarını gösteren bir ölçüttür. Glikoz, vücudun ana enerji kaynağıdır. Glikoz, besinlerle alınan karbonhidratların sindirimiyle veya karaciğerde depolanan glikojenin parçalanmasıyla oluşur.
Diyabetli hastalar, kan şekeri düzeyini izlemelidir. Kan şekeri düzeyi, diyabetin kontrolünü, tedavi planını, ilaç veya insülin dozunu, beslenme programını, egzersiz planını ve komplikasyon riskini etkiler. Diyabetli hastalar, kan şekeri düzeyini normal seviyelerde tutmalıdır. Kan şekeri düzeyi, açlık halinde 70-100 mg/dL, yemekten 2 saat sonra 140 mg/dL’den fazla olmamalıdır.
Diyabetli hastalar, kan şekeri düzeyini ölçmek için şu yöntemleri kullanabilir:
- Glukometre: Glukometre, kandaki glikoz miktarını ölçen bir cihazdır. Glukometre, bir şerit, bir iğne ve bir ekran içerir. Glukometre kullanmak için, şeridi cihaza takın, iğne ile parmağınızı delin, kan damlasını şeride sürün ve ekranda sonucu okuyun. Glukometre, kan şekeri düzeyini anlık olarak ölçer. Glukometre, evde, işte, okulda, seyahatte, spor salonunda, restoranda gibi her yerde kullanılabilir. Glukometre, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak kan şekeri düzeyinin değişimini takip etmeye yardımcı olur. Glukometre, kan şekeri düzeyinin çok yüksek veya çok düşük olduğunu uyarır. Glukometre, kan şekeri düzeyini etkileyen faktörleri belirlemeye yardımcı olur. Glukometre, insülin veya ilaç dozunu ayarlamaya yardımcı olur.
- HbA1c testi: HbA1c testi, kırmızı kan hücrelerindeki glikoz ile hemoglobin arasındaki bağlanma oranını ölçen bir testtir. Hemoglobin, kırmızı kan hücrelerinde bulunan ve oksijen taşıyan bir proteindir. HbA1c testi, kan şekeri düzeyinin ortalama 3 aylık seviyesini gösterir. HbA1c testi, kan alımı ile yapılır. HbA1c testi, kan şekeri düzeyinin uzun vadeli kontrolünü değerlendirmeye yardımcı olur. HbA1c testi, diyabetin komplikasyon riskini belirlemeye yardımcı olur. HbA1c testi, tedavi planının etkinliğini ölçmeye yardımcı olur. HbA1c testi, 3 ayda bir doktor kontrolünde yapılmalıdır. HbA1c testi, %5,7’nin altında olmalıdır.
Diyabetli hastalar, kan şekeri düzeyini izlerken, şu noktalara dikkat etmelidir:
- Kan şekeri düzeyini düzenli olarak ölçsünler. Kan şekeri düzeyini, aç karnına, yemekten önce, yemekten sonra, egzersizden önce, egzersizden sonra, yatmadan önce, gece ortasında, stresli veya hasta olduğunda ölçsünler. Kan şekeri düzeyini, bir defterde, bir telefonda, bir bilgisayarda veya bir glukometrede kayıt etsinler. Kan şekeri düzeyini, doktorlarıyla paylaşsınlar.
- Kan şekeri düzeyini dengelesinler. Kan şekeri düzeyini, normal seviyelerde tutmak için, kan şekeri düzeyini etkileyen ve değiştiren faktörleri uyumlu hale getirsinler. Kan şekeri düzeyini, yemek planı, egzersiz planı, ilaç veya insülin planı, stres yönetimi, hastalık yönetimi, uyku düzeni, adet döngüsü, hormon dengesi, hava sıcaklığı, yükseklik, seyahat gibi faktörlerle dengelesinler. Kan şekeri düzeyini, doktorun önerilerine göre ayarlasınlar. Kan şekeri düzeyini, kan şekeri hedeflerine ulaşmak için izlesinler. Kan şekeri düzeyini, kan şekeri düzeyinin çok yüksek veya çok düşük olduğu durumlarda nasıl müdahale edeceklerini bilsinler.
Diyabet hastaları için hipoglisemi nedir ve nasıl önlenir?
Hipoglisemi, kan şekerinin normal seviyenin altına düşmesi durumudur. Hipoglisemi, kan şekerinin 70 mg/dL’den düşük olması olarak tanımlanır. Hipoglisemi, diyabetli hastalar için ciddi bir sağlık sorunudur. Hipoglisemi, beyin fonksiyonlarını, kalp ritmini, sinir sistemini ve kas hareketlerini bozabilir. Hipoglisemi, bilinç kaybı, nöbet, koma ve ölüme neden olabilir.
Hipoglisemi, şu faktörlerden kaynaklanabilir:
- Yetersiz veya düzensiz beslenme: Yemek atlamak, yemek saatlerini geciktirmek, yemek miktarını azaltmak, yemek içeriğini değiştirmek, yemekten sonra egzersiz yapmak, yemekten sonra alkol almak, yemekten sonra kusmak veya ishal olmak gibi durumlar, kan şekerinin düşmesine neden olabilir.
- Fazla veya yanlış insülin veya ilaç kullanımı: İnsülin veya ilaç dozunu ayarlamadan önce kan şekerini ölçmemek, insülin veya ilaç dozunu yanlış hesaplamak, insülin veya ilaç dozunu yanlış uygulamak, insülin veya ilaç dozunu yemek saatine göre ayarlamamak, insülin veya ilaç dozunu egzersiz planına göre ayarlamamak, insülin veya ilaç dozunu stres, hastalık, adet döngüsü, hormon değişimi gibi faktörlere göre ayarlamamak gibi durumlar, kan şekerinin düşmesine neden olabilir.
- Aşırı veya yanlış egzersiz yapma: Egzersiz yapmadan önce kan şekerini ölçmemek, egzersiz yapmadan önce yeterli karbonhidrat almamak, egzersiz yapmadan önce insülin veya ilaç dozunu ayarlamamak, egzersiz yaparken yeterli sıvı almamak, egzersiz yaparken yeterli atıştırmalık almamak, egzersiz yaparken kan şekerini izlememek, egzersiz yaptıktan sonra kan şekerini ölçmemek, egzersiz yaptıktan sonra yeterli karbonhidrat almamak, egzersiz yaptıktan sonra insülin veya ilaç dozunu ayarlamamak gibi durumlar, kan şekerinin düşmesine neden olabilir.
Hipoglisemi, şu belirtilerle kendini gösterebilir:
- Açlık, bulantı, terleme, titreme, çarpıntı, halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, baş ağrısı, uyuşma, karıncalanma, sinirlilik, kaygı, korku, huzursuzluk, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, konuşma bozukluğu, görme bozukluğu, davranış bozukluğu, bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, nöbet, koma gibi belirtiler hipogliseminin işaretleri olabilir.
Hipoglisemi, şu şekilde önlenmelidir:
- Beslenmeye dikkat edilmelidir. Yemek atlamamak, yemek saatlerini düzenli tutmak, yemek miktarını ve içeriğini doktorun önerilerine göre ayarlamak, yemekten sonra egzersiz yapmamak, yemekten sonra alkol almamak, yemekten sonra kusmak veya ishal olmamak gibi durumlardan kaçınılmalıdır.
- İnsülin veya ilaç kullanımına dikkat edilmelidir. İnsülin veya ilaç dozunu ayarlamadan önce kan şekerini ölçmek, insülin veya ilaç dozunu doğru hesaplamak, insülin veya ilaç dozunu doğru uygulamak, insülin veya ilaç dozunu yemek saatine göre ayarlamak, insülin veya ilaç dozunu egzersiz planına göre ayarlamak, insülin veya ilaç dozunu stres, hastalık, adet döngüsü, hormon değişimi gibi faktörlere göre ayarlamak gibi durumlara dikkat edilmelidir.
- Egzersiz yapmaya dikkat edilmelidir. Egzersiz yapmadan önce kan şekerini ölçmek, egzersiz yapmadan önce yeterli karbonhidrat almak, egzersiz yapmadan önce insülin veya ilaç dozunu ayarlamak, egzersiz yaparken yeterli sıvı almak, egzersiz yaparken yeterli atıştırmalık almak, egzersiz yaparken kan şekerini izlemek, egzersiz yaptıktan sonra kan şekerini ölçmek, egzersiz yaptıktan sonra yeterli karbonhidrat almak, egzersiz yaptıktan sonra insülin veya ilaç dozunu ayarlamak gibi durumlara dikkat edilmelidir.
- Kan şekeri düzeyini izlemeye devam edilmelidir. Kan şekeri düzeyini, aç karnına, yemekten önce, yemekten sonra, egzersizden önce, egzersizden sonra, yatmadan önce, gece ortasında, stresli veya hasta olduğunda ölçmeye devam edilmelidir. Kan şekeri düzeyini, bir defterde, bir telefonda, bir bilgisayarda veya bir glukometrede kayıt etmeye devam edilmelidir. Kan şekeri düzeyini, doktorla paylaşmaya devam edilmelidir.
- Hipoglisemi belirtilerine dikkat edilmelidir. Hipoglisemi belirtileri hissedildiğinde, hemen kan şekeri düzeyini ölçmeli ve 70 mg/dL’den düşük ise, hemen 15 gram karbonhidrat içeren bir yiyecek veya içecek alınmalıdır. 15 gram karbonhidrat, 4 adet küp şeker, 1 yemek kaşığı bal veya pekmez, 1 su bardağı meyve suyu, 1 su bardağı gazlı içecek, 3 adet şekerli şekerleme, 1 paket glukoz tableti gibi yiyecek veya içecekler olabilir. 15 dakika sonra kan şekeri düzeyi tekrar ölçülmeli ve hala 70 mg/dL’den düşük ise, 15 gram karbonhidrat içeren bir yiyecek veya içecek daha alınmalıdır. Kan şekeri düzeyi 70 mg/dL’nin üzerine çıktığında, bir sonraki öğüne kadar 15-30 gram karbonhidrat ve 7-15 gram protein içeren bir atıştırmalık alınmalıdır. 15-30 gram karbonhidrat ve 7-15 gram protein, 1 dilim ekmek, 1 yemek kaşığı peynir, 1 kase yoğurt, 1 avuç kuruyemiş, 1 adet meyve gibi yiyecekler olabilir. Hipoglisemi belirtileri geçtikten sonra, kan şekeri düzeyini etkileyen ve değiştiren faktörleri gözden geçirilmeli ve kan şekeri düzeyini dengelemek için gerekli önlemler alınmalıdır. Hipoglisemi belirtileri geçmediği veya bilinç kaybı, nöbet, koma gibi ciddi durumlar yaşandığında, acil yardım istenmeli ve glukagon enjeksiyonu yapılmalıdır.
Diyabet hastaları için ketoasidoz nedir ve nasıl tedavi edilir?
Ketoasidoz, kan şekerinin çok yüksek olduğu ve kanda asit biriktiği bir durumdur. Ketoasidoz, tip 1 diyabetli hastalarda daha sık görülür. Ketoasidoz, ciddi bir sağlık sorunudur. Ketoasidoz, solunum güçlüğü, karın ağrısı, kusma, dehidrasyon, bilinç kaybı, koma ve ölüme neden olabilir.
Ketoasidoz, şu faktörlerden kaynaklanabilir:
- Yetersiz veya yanlış insülin kullanımı: İnsülin, kan şekerini hücrelere taşıyan ve enerjiye dönüştüren bir hormondur. İnsülin yetersiz veya yanlış kullanıldığında, kan şekerinin hücrelere girmesi engellenir ve kan şekerinin yükselmesine neden olur. Kan şekerinin yükselmesi, vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için yağları yakmasına neden olur. Yağların yakılması, kanda asit birikmesine neden olur.
- Fazla veya yanlış beslenme: Fazla veya yanlış beslenme, kan şekerinin yükselmesine neden olur. Fazla veya yanlış beslenme, karbonhidrat, şeker, yağ, protein, alkol gibi kan şekerini etkileyen yiyecek ve içeceklerin aşırı veya düzensiz tüketilmesi olarak tanımlanabilir. Fazla veya yanlış beslenme, kan şekerinin yükselmesi, yağların yakılması ve kanda asit birikmesi gibi sonuçlara yol açabilir.
- Stres, hastalık, enfeksiyon, yaralanma, ameliyat gibi durumlar: Stres, hastalık, enfeksiyon, yaralanma, ameliyat gibi durumlar, vücudun stres hormonlarını salgılamasına neden olur. Stres hormonları, kan şekerinin yükselmesine neden olur. Stres, hastalık, enfeksiyon, yaralanma, ameliyat gibi durumlar, aynı zamanda vücudun enerji ihtiyacını arttırır. Vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için yağların yakılması, kanda asit birikmesine neden olur.
Ketoasidoz, şu belirtilerle kendini gösterebilir:
- Ağız kuruluğu, susuzluk, sık idrara çıkma, idrarda aseton kokusu, nefes almada zorluk, nefeste aseton kokusu, bulantı, kusma, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, uyuşukluk, sersemlik, bilinç bulanıklığı, bilinç kaybı, koma gibi belirtiler ketoasidozun işaretleri olabilir.
Ketoasidoz, şu şekilde tedavi edilmelidir:
- Acil yardım istenmelidir. Ketoasidoz, hayati tehlike oluşturan bir durumdur. Ketoasidoz belirtileri hissedildiğinde, hemen acil yardım istenmelidir. Ketoasidoz, hastanede tedavi edilmelidir.
- Kan şekerinin düşürülmesi sağlanmalıdır. Kan şekerinin düşürülmesi, ketoasidozun temel tedavisidir. Kan şekerinin düşürülmesi, insülin enjeksiyonu ile yapılır. İnsülin enjeksiyonu, kan şekerinin hücrelere girmesini ve enerjiye dönüşmesini sağlar. İnsülin enjeksiyonu, kan şekerinin normal seviyelere inmesine kadar devam eder.
- Sıvı ve elektrolit kaybının giderilmesi sağlanmalıdır. Sıvı ve elektrolit kaybı, ketoasidozun bir diğer sonucudur. Sıvı ve elektrolit kaybı, damar yolu ile sıvı ve elektrolit verilmesi ile giderilir. Sıvı ve elektrolit verilmesi, dehidrasyonu, asidozu, kan basıncını, kalp ritmini, böbrek fonksiyonunu, kan pıhtılaşmasını düzeltir.
- Altta yatan nedenlerin tedavi edilmesi sağlanmalıdır. Altta yatan nedenler, ketoasidozun bir diğer sebebidir. Altta yatan nedenler, yetersiz veya yanlış insülin kullanımı, fazla veya yanlış beslenme, stres, hastalık, enfeksiyon, yaralanma, ameliyat gibi durumlar olabilir. Altta yatan nedenlerin tedavi edilmesi, ketoasidozun tekrarlanmasını önler. Altta yatan nedenlerin tedavi edilmesi, insülin veya ilaç dozunun ayarlanması, beslenme programının düzenlenmesi, stres yönetimi, hastalık yönetimi, enfeksiyon tedavisi, yaralanma tedavisi, ameliyat sonrası bakım gibi yöntemlerle yapılır.